top of page

Dirilerin hayaletleri

  • Yazarın fotoğrafı: Reha Kuldaşlı
    Reha Kuldaşlı
  • 21 Haz 2020
  • 1 dakikada okunur

Gerçekliğin giderek zayıflamasına, kendisinin bir tür imge-parodisine dönüşmesine rağmen bugünün problemi karşılık talep eden bir yoksunluk değil, karşılıksız bir fazlalık gibi görünüyor. Hiçbir şeyin eksilmediği, imgenin her daim erişilebilirliğinde ne unutulup ne de hatırlandığı bu delirtici fazlalıktan nasıl kurtulacağız? Bu fazlalıkta ölenler dahi eksilmiyor: Ölenlerin sosyal medya profilleri, ölünün gıyabında varlığı her yerden fışkırıyor. Bu fazlalık ölümün temsilini dahi ele geçirip tersine çevirdi: Gümüş balığı sürüleri gibi ışıldayarak dolaşan dirilerin imge-hayaletleri, ölülerin hayalet-imgelerine musallat oluyor.


Ölümün haklı bir unutuluşu dahi bahşetmekten aciz kaldığı yerde yaşam da ölüme yaklaşır. Aslında bu işlevi, ölümle yaşam arasına yerleşen tampon bölge, imge dünyası yerine getiriyor. Ölümle yaşam arasındaki çizgi imgenin dolayımında silikleşirken bu birleşme hakikaten ölümün hesabına yazılır; zira narin olan yaşamdır. "Ölüm yoksa yaşam da yoktur" demeye gerek dahi yok, ölüm yokken sadece ölüm vardır.


Ölümün izini varlıkta tutmaya çalışarak silmek için saptığımız yollar tersine çıkıyor; yaşamı kendi parodisine indirgeyip ölüme teslim ediyoruz.

Reha Kuldaşlı

1988 yılında Edirne'de doğdu. İlk ve orta öğretimini İstanbul'da tamamladıktan sonra 2005 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümüne girdi. 2010 yılında mezun olduktan sonra yüksek lisans ve doktora çalışmalarına ODTÜ Felsefe bölümünde devam etti.

  • Facebook
  • Twitter
  • Instagram
  • Spotify - Siyah Çember

Sorularınızı ve görüşlerinizi aşağıdaki form aracılığıyla iletebilirsiniz.

Teşekkürler!

Tüm hakları saklıdır. © 2020 | Reha Kuldaşlı

bottom of page