Çeviri | Corpus Hermeticum: VIII[*]
- Reha Kuldaşlı

- 21 Kas 2020
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 14 Eyl
"Var olan hiçbir şey yok olmaz, değişimin ölüm ve yok oluş olduğunu söyleyenler yanılgı içindedir"
Oğlum, şimdi ruh ve bedenden söz ederek ruhun nasıl ölümsüz olduğunu ve bedeni oluşturup dağılmasına yol açan enerjinin nereden geldiğini söyleyelim. Aslında bunun ölümle ilgisi yoktur. Ölüm, “ölümsüz” teriminden ortaya çıkan bir kavramdır: Ya boş bir kullanımdır ya da bir hecenin kaybolmasıyla birlikte[1] “ölümsüz” olan “ölümlü” olarak anlaşılmıştır. Ölüm, yok oluşla ilgili olsa da kozmostaki hiçbir şey yok olmaz. Kozmos ikinci bir tanrıysa ve ölümsüz, canlı bir varlıksa, bu ölümsüz canlı varlığın herhangi bir parçasının ölmesi imkansızdır. Kozmostaki her şey kozmosun parçasıdır; özellikle de insanlık, akıl yürüten canlı.
Tanrı, gerçekte tüm varlıkların ilkidir; sonsuzdur, doğmamıştır, bütün varoluşun zanaatkarıdır. Ancak onun aracılığıyla, onun suretinde ikinci bir tanrı vücut bulmuştur; bu ikinci tanrı onun sayesinde varlığını sürdürür, beslenir ve ölümsüzlük kazanır. O, ölümsüz olduğu için ebediyen yaşayan ebedi bir babaya benzer. Tanrı, başka bir varlık aracılığıyla vücut bulmamıştır; şayet vücut bulduysa kendi aracılığıyla bulmuştur. Fakat asla vücut bulmamıştır, daima vücut bulmaktadır. Kainatın kendisi sayesinde sonsuz olduğu sonsuz varlıktır, kendi kendine var olduğu için sonsuz olan babadır. Fakat kozmos, bir babadan meydana gelmiş ve onun aracılığıyla ölümsüz olmuştur. Baba ise dilediği maddeyi alıp ayırmış, ona cismi ve cüssesiyle birlikte küre biçimini vermiştir. Bu küre niteliğini kazandırdığı madde ölümsüzdür, onun maddeselliği de ölümsüzdür. Baba, küreye biçimlerin niteliklerini de kazandırmış ve bu nitelikleri bir mağaraya kapatır gibi kapatmıştır. Onun ardından gelenleri her türlü nitelikle süslemek, vücudun tamamını ölümsüzlükle kuşatmak istemiştir; öyle ki bu vücudun terkibinden ayrılmaya meyleden madde dahi kendisine has düzensizliğine geri dönmez. Oğlum, madde vücutta değilken maddenin düzeni yoktu. Özellikle burada, aşağıdayken[2] madde, nitelikleri olan diğer aşağı varlıkların düzensizliğini ve insanların ölüm dediği artış ve azalış özelliğini haizdir. Fakat bu düzensizlik dünyada yaşayanlar arasında ortaya çıkar; semavi varlıkların bedenleri ise başlangıçta babadan aldıkları tek bir düzendedir. Bu düzen, her birinin tekerrüründe dağılmadan korunur. Bunun aksine, dünyevi cisimlerin tekerrürü, terkiplerinin dağılması demektir ve bu dağılma, dağılmayan cisimler olarak tekerrür etmelerine neden olur; başka bir deyişle ölümsüz olarak. Böylece bir farkındalık kaybı ortaya çıksa da bedenler yok olmaz.
Babanın iradesi sayesinde ve dünyadaki diğer canlıların tümünden farklı olarak, üçüncü canlı varlık olan insan, kozmosun suretinde vücut bulmuştur; zihne sahip olmanın yanı sıra hem ikinci tanrıyla duygudaşlık ilişkisinde hem de birinci tanrıyla düşünce ilişkisinde bulunur. Zira insanlar ikinci tanrıyı beden olarak algılarken birinci tanrıyı bedensiz bir zihin, iyi olarak düşünürler.
- O halde bu canlı varlık yok olmaz mı?
Oğlum, diline hâkim ol. Tanrının, kozmosun, ölümsüz bir canlının, parçalanamaz bir canlının ne olduğunu anla; kozmosun Tanrı tarafından yapıldığını, Tanrıda bulunduğunu, bununla birlikte insanın kozmos tarafından yapıldığını ve kozmosta bulunduğunu idrak et; tanrının her şeyi başlattığını, kapsadığını ve oluşturduğunu idrak et.
* Corpus Hermeticum, Mısır'da yaşadığı düşünülen ve insanlığın en büyük öğretmenlerinden biri olduğuna inanılan yarı mitolojik figür Hermes Trismegistus’a (Üç Kez Yüce Hermes) atfedilen metinlerin toplu adıdır. İlk çevirileri Rönesans döneminde yayımlanmaya başlamış, Katolik Kilisesi'nin öğretilerinin aksine insana yüce bir değer atfeden yeni bir din ve tanrısallık anlayışının gelişmesinde büyük rol oynamışlardır.





